Adrenokrom: Komplo Teorilerinin Gölgesinde Bir Kimyasal Bileşik

0
28
Adrenochrome

Son dönemde sosyal medyada yeniden gündeme gelen Adrenokrom (Adrenochrome) hakkındaki komplo teorileri, bilimsel gerçeklerden oldukça uzak görünüyor. Bu teoriler, özellikle ABD’deki Wayfair mobilya şirketine yönelik çocuk kaçakçılığı iddiaları ile birlikte tekrar popülerlik kazandı.

Komplo Teorilerinin Kökeni

Bu tartışmalı teorilerin temeli, 1972 yılında Hunter S. Thompson’ın kaleme aldığı “Fear and Loathing in Las Vegas” adlı romana dayanıyor. Romanda adrenokrom, çocukların beyninden elde edilmesi gereken gizemli bir gençlik iksiri olarak tasvir ediliyor. Daha sonra Las Vegas Parano adıyla sinemaya da uyarlanan eser, bu basit kimyasal bileşiği dünyanın en güçlü uyuşturucusu olarak sunarak, gerçek dışı bir anlatım oluşturuyor.

Bilimsel Gerçekler

Adrenokrom, iddia edildiği gibi bir uyuşturucu veya gençlik iksiri değil. Bilimsel açıdan bakıldığında, bu madde sadece adrenalinin oksidasyonu sonucu elde edilen sıradan bir moleküldür. İnsan vücudu üzerindeki etkileri halen tam olarak bilinmemekle birlikte, halüsinojenik veya psikotropik etkileri bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Ticari Kullanım ve Erişilebilirlik

Adrenokrom, laboratuvar ortamında kolaylıkla sentezlenebilen ve yasal olarak satılan bir maddedir. Kanadalı bir kimyasal araştırma şirketi, 25 mg’ını 50 dolar gibi makul bir fiyata satarken, Çin merkezli Fine Technologies laboratuvarları %98 saflıkta adrenokromu 129 dolara piyasaya sunmaktadır. Fransa Sağlık Bakanlığı ve ABD’nin uyuşturucu madde listelerinde yer almayan bu bileşik, tamamen yasal bir şekilde ticareti yapılan bir üründür.

Tıbbi Perspektif

Paul Brousse Hastanesi’nden psikiyatrist ve bağımlılık uzmanı Dr. Laurent Karila, adrenokromun bir adrenalin türevi olarak bazı fizyolojik etkilere sahip olabileceğini, ancak bunların sadece hızlı kalp atışı ve terleme gibi adrenerjik etkilerle sınırlı olduğunu belirtiyor. Uzman, maddenin uyuşturucu olduğuna dair iddiaların tamamen asılsız olduğunu vurguluyor.

Bu bilimsel gerçeklere rağmen, sosyal medyada dolaşan asılsız iddialar ve manipüle edilmiş görseller, konunun komplo teorileri çerçevesinde yayılmasına neden olmaya devam ediyor.

Yorum Yapın